2 Eylül 2015 Çarşamba

YENİ MAKSİMALİST


Tam da minimal olmak sıkıcı sayılmaya başlayacak kadar popüler bir hale dönüşmüşken, daha fazlası geldi. Moda dergilerinin Eylül sayıları, eski bir trendin güncellenmiş ve çok daha eğlenceli bir haline işaret ediyor. 

Aslına bakarsanız sadece minimalist değil, maksimalist yaklaşımlar da moda dünyasında sıkıcı bir hale gelmeye başlamıştı. Şöyle ki, tasarımcılar sanki kadınların hayatlarından kopmuş ve yaşayışlarından habersiz, başka bir gezegenden sesleniyor gibiydi. Glam denen şey memelerde, popolarda, bacaklarda, tüylerde ve püsküllerde yaşayabiliyordu. Neyse ki bir şeylerin değiştiğine dair sinyaller gelmeye başladı. Moda dergilerinin yabancı edisyonlarının Eylül sayılarında, kapakta ya da iç moda çekimlerinde vurgulanan eski bir dosttu: ‘Gösteriş geri döndü! Yeni normal, cesur ve şok edici görünümler! Daha fazlası hiçbir zaman yetmez!’ Tamam. Evet, bu vurguların her biri, her Eylül kapağına yazılan, yenilenmeyi, yeniliği işaret eden neredeyse klasikleşmiş kalıpları hatırlatıyor ama bu defa cidden durum farklı. 

Üst üste giydirip ‘styling’ yapmayı, ya da rengarenk parçalarla gözleri şok etmeyi en minicik stylist’ler bile yapıyor artık. Şimdi sonbahar koleksiyonlarıyla birlikte, minimalizmin ve maksimalizmin bir arada yer aldığı, her iki dünyanın da birbirini dışlamadan kabul ettiği bir karma doğuyor. Örneğin Philo’nun Celiné koleksiyonundaki çeşitlilik, kendini farklı renk ve dokularda gösteren büyük pançolarla, onlarla giyilen büyük çantalarla gösteriyor. Mandalina büyüklüğündeki pon ponlar, boa’lar ve ipek, kadının bin bir yüzünü bir arada gösteriyor. Bu kadın hem sade, hem sofistike, hem akıllı, hem eğlenceli, hem de gösterişli. 

Kalıpları ve sınırları istemiyor artık dünya. Herkes kendisi gibi olmak istiyor. İçindeki çocuğu ve kadını aynı anda göstermek istiyorsan, işte bu harika! Ve geleneksel ve köklü markaların -Loewe, Maiyet, Carven, Schiaparelli, Yves Saint Laurent, Christian Dior, Vionnet ve Rochas gibi- dünyanın yeni ruhuna ve dolasıyla modanın yeni sistemine ayak uydurması işte hep bu yüzden. Genç ve yeni yeteneklerle kendilerini gençleştiriyor ve onları sınırlayan geleneksel kısıtlamalarından kopup yeniliğe kanatlanıyorlar. 

Yani bu yeni eksantrik, otantik kadın, bulduğunu üzerine geçirmiş bir moda kölesi gibi görünmüyor, içinden geldiği gibi giyiniyor. Ve tam olarak bir kere daha, moda değil, gerçek stil ve otantiklik kazanıyor.

Grazia 2-8 Eylül 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder