7 Ekim 2015 Çarşamba

KIYAFETİN KADAR GERÇEKSİN



Bu soru, bu defa sokak modası fotoğrafçısı Scott Schuman’dan geliyor. Selfie Toplumu’nun, modayı nasıl etkilediğini merak ediyor. Moda, her geçen yıl biraz daha mı özünü kaybediyor yoksa başka bir şekle mi bürünüyor?

Milano moda haftası defileleri devam ederken, The Sartorialist Scott Schuman, Prada defilesinden bir fotoğraf paylaştı Instagram’da ve altına şöyle yazdı, “Prada, Marc Jacobs, Gucci, Saint Laurent gibi sektöre yön veren tasarımcıların ortaya çıkardıkları işlerin bu kadar pullu, parıltılı ve hayali görünüyor olması dönemimizle ilgili ne anlatıyor, merak ediyorum. Acaba bu, kendini olabildiğince “ışıltılı” göstermeye çalışan, içinde yaşadığımız Selfie Toplumu’nun bir yansıması mı?” Ününü, sokakta gördüğü otantik stil sahiplerini fotoğraflayarak kazanan, bir defasında Türkiye’ye geldiğinde fotoğraflayacak kimseyi bulamayan Scott Schuman, sokak modasını “sokak modası” yapan isimlerin başında geliyor. Sorgulattığı şey, sektör içindeki ve takipçisi bir çok kişinin, son zamanlarda en çok odaklandığı, “gerçeklik” kavramının bir uzantısı. 

Dünya, her anlamda karanlık bir dönemden geçiyor. Ama özellikle internetin bize hissettirdiği özgürlük, güçlü bir umut hissi de barındırıyor bir yandan. Schuman’ın bahsettiği o capcanlı Selfie Toplumu ve onun podyumdaki yansıması, yeni pozitif dönemi karşılarken kuşanılmak istenen yüksek enerjinin bir aynası mı? Ya da içinde yaşadığımız karanlık çağdan, moda sayesinde bir kurtuluş mu? Şaşalı görünümler, yenilik ve tazelik eksikliğini maskelemek için mi kullanılıyor yoksa? Bu abartılı dekorasyonlar, bir tür şaşırtmaca mı? 
Daha önce, moda ve sanatın birbirine olan ihtiyacından doğan, yeni ilişkilerini sorgulamıştım, modanın sanatı “sömürmesinden” bahsetmiştim. Yaratıcılığın sonuna gelindiği noktada, sanata başvuran modaydı konumuz. İhtiyaçtan doğan bir alışveriş var o ilişkinin temelinde. Schuman’ın sorguladığı da aslında, sanat ve moda arasındaki gibi benzer bir “ihtiyaç” kavramıyla ilgili. 

“Anında görüntü” medyasıyla savaşıyor moda. Tek bir karede tüketilmek istemiyor ve bu yüzden daha çok detaya başvuruyor şimdi. Ve daha çok detay, bir tasarımcı parçasına ya da görünümünün tamamına, daha çok dikkat edilmesine yardımcı oluyor. Değer, artık neredeyse zamanla ölçülüyor. Sıradanlaşan moda, ilgiye muhtaç. Öz, içerik, gerçeklik, esas olan yok oluyor her geçen yıl. Moda,  yaratıcılık yetersizliğini ve eksikliğini, bol makyaj ve bol ışıltıyla kapatmaya çalışıyor belki de. Ve Schuman’ın altını çizdiği gibi biz, özünde stil değil saf tüketim olan, “ama stil sahipleriyle” Selfie Toplumu’nun ikonlarıyla baş başa kalıyoruz. 

Selfie jenerasyonunun bir yansıması Schuman’ın bahsettiği kıyafetler. İçinde narsisizmi ama hemen yanı başında da isyanı barındıran, “bana bak!” diye bağıran, über-modern bir anlayışın temsili. İyi ya da kötü olduğunu kimse söyleyemez. Her zaman kendi manifestosunu yazan, modern kültür aynası moda –çok anlamasa da- sosyal medyayla bir alışveriş yaşıyor şimdi, eskimemek için çağa ayak uydurmaya çalışıyor. Ona ihtiyacı var ama ondan güçlü olduğunu göstermeye de. Schuman’ın adını geçirdiği o yön veren tasarımcılarsa, bu ikisi arasındaki müthiş dengeyi sunuyor. Bu oyunda şimdilik, kazanan ya da kaybeden yok. Zaman bir kere daha, kimin gerçek değere sahip olduğunu gösterecek. 

7-13 Ekim 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder