25 Kasım 2015 Çarşamba

ZAMANIN RUHU: MICHAEL KORS



“Moda hiç olmadığı kadar demokratik şimdi ve bence bu kesinlikle harika çünkü herkesin ayakları yere basıyor!” Ulaşılabilir modanın efendisi Michael Kors, tüm samimiyeti ve yüksek enerjisiyle, mutlu ve güçlü kadın olmanın inceliklerini anlattı. 

Michael Kors’la röportaj yapmanızı isteseler ne yaparsınız? Sizi bilmem ama ben sakin olmaya çalıştım ve heyecanımın onunla ilgili merakmın önüne geçmesine izin vermedim, uzun mu uzun bir soru listesi çıkardım. Dünya modasının en cool ve giyilebilir siluetlerinin yaratıcısı, enerjisi adeta kelimelerinden fışkıran bu acayip adam, en tuhaf sorularıma bile sıkılmadan cevap verdi. Okuyuculara ve yüksek moda camiasına olan saygımdan, birkaçını çıkardım, bir çoğunu tuttum. İddia ediyorum, Michael Kors’un Grazia röportajı, kendisiyle yapılmış röportajlar arasında bu zamana kadar yapılmış en kapsamlısı olabilir! Stil sahibi olmak için kaç parça gerekir? Lüks onun için ne demektir? Rahatlamak için ne yapar, hangi iki şeyi bilerek unutur? En kötü yanını söyleyebilecek kadar açık olabilir mi peki? Bir dahaki Scream Queens izleyişinizde, dünyanın öbür ucunda Michael Kors’un da izliyor olduğunu bilmek bile, onun ulaşılabilir olması ile ilgili çok şey anlatıyor bence. Stil düşkünü kadınların sevgilisi Kors, merak ettiklerinizi, merak etme ihtimaliniz olanları ve bir takım ciddi moda sorularını cevapladı. 

Her zaman kadınlara çok yakın duran bir tasarımcı oldunuz ve büyük ihtimalle o yüzden size bayılıyorlar. Bu size nasıl hissettiriyor? 
Bir tasarımcı olarak işimin kadınları iyi hissettirmek olduğunu düşünüyorum. Her zaman söylerim, tasarımcının en önemli özelliği empati kurabilmesi olmalı. Ve yolda ya da kırmızı halıda ne zaman üzerinde Michael Kors’uyla kendini iyi hissettiği her halinden belli olan bir kadın görsem, işte o an en büyük ödül benim oluyor. Bu işimi yaptığımı gösteren en iyi şey. Çünkü günün sonunda moda aslında sizi mutlu eden bir şey olmalı. 

Erken gençliğinizde oyunculuk dersleri aldığınızı biliyorum. Oyunculuk ve sinema aşkınız tasarımlarınızı nasıl etkiledi? 
Village’da bir süre oyunculuk eğitimi aldım ama sonra ne dans edebildiğimi ne de şarkı söyleyebildiğimi fark ettim. Yani bu benim için doğru bir kariyer yolu değildi. Üstüne üstlük oyunculuk okuluyla ilgili sevdiğim şeyin aslında Manhattan’da olmak olduğunu fark ettim! Sınıftan çıktığım an tek istediğim şey alışveriş yapmaktı. Broadway aşkım ve şov dünyası beni hiç ter etmedi. Harika bir film sizi anında başka bir dünyaya taşıyabilir ve bu kesinlikle müthiş ilham verici. Karakterin saçını toplama şeklinden renklere ve siluetlere kadar tüm detaylar bir koleksiyona ilham verebiliyor. 

Ulaşılabilir lüksle ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizce ulaşılabilir kelimesi lüks ile bir araya gelebilecek bir sözcük mü?
Moda hiç olmadığı kadar demokratik şimdi ve bence bu kesinlikle harika çünkü herkesin ayakları yere basıyor! Küçük bir grup olan moda ahalisi şimdi global bir birlik gibi! Ulaşılabilir ve lüks kelimeleri tüm dünyada insanlar için farklı şeyler ifade ediyor bence. Kimileri için lüks bir tasarımcı parfümü ve bir markayla tanışmalarının ilk adımı. Kimileri içinse defileden sıcağı sıcağına gardıroplarına giren bir koleksiyon parçası. Ama şu kesin ki lüks, herkes için özel bir şey. 

Bugünün hızlı modasında, moda ve stille nasıl ayak uydurmalı?
Ben asla trendler tasarlayan bir tasarımcı olmadım ve müşterilerime her zaman şunu söyledim, eğer bir trend üzerinizde iyi durmuyor ya da hayat tarzınıza uymuyorsa bırakın gitsin! Bence kadınlar özgüvenleri yerinde olduğunda en iyi görünüyorlar ve bu sadece üzerlerindeki giysinin içinde rahat olduklarında olabiliyor. 

Tasarım sürecinde nasıl çalışıyorsunuz? Mesela ofise kapanıyor musunuz merak ediyorum? İşin içinde ne kadar eğlence var? 
Kendini bir odaya kapatıp bir ay boyunca delice tasarım yapan tasarımcılardan asla olmayacağım. Moda zamanın ruhuyla doğrudan ilişkili ve bence bir tasarımcı etrafındaki dünyayla sürekli olarak ilişki içinde olmalı. Bu her yaratıcı insan için geçerli. Ben önce kıyafetlerimi giyen kadınları düşünüyorum. Şu an hayatında neler oluyor? Neler görüyor, neler izliyor ve nerelere seyahat ediyor? Sonra asıl önemli olan, onun neye ihtiyacı olduğunu ondan önce kavrayabilmek. Ve bunun için ben de seyahat ediyorum, her şeyi izliyorum, her şeyi okuyorum ve bu bir süre sonra bir oyuna dönüşüyor. Yaratım sürecim asla sıkıcı değil ve evet, işin içinde her zaman eğlence var. 

Defileleriniz de her zaman çok neşeli ve iyi hissettiriyor. Modellerin yüzü gülüyor. Onlara defile öncesinde ne söylüyorsunuz? 
Modellerin her zaman diğerlerine göre daha doğal, daha romantik ve daha özgür görünmelerini seviyorum. Ve bence rahat ve özgüveni hissettiklerinde eğleniyorlar ve işte o zaman kıyafetler harika görünüyor. Onların kendi kişiliklerini katmalarını istiyorum. Her zaman küçük notlar yazarım defile öncesinde hazırlandıkları alana, “Büyüleyicisin! Rahat ve cool ol! Kendini süper hisset! Çok şık olduğunun farkında ol! Güçlü ol! Güzelliğin efsanevi! Harika bir şova imza at!”

Yeni jenerasyon modelleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Mesela Kendall Jenner ve Gigi Hadid sizce günümüz modasını ne anlamda temsil ediyor? 
İkisiyle de çalıştım ve bence harikalar. Onların varlığı, röportajın başında da söylediğim gibi modanın daha demokratik olduğunun bir kanıtı. Ve içinde yaşadığımız sosyal medya dünyasında insanlar, Instagram’dan, Snapchat’ten ya da televizyondan tanıdıkları yüzleri kıyafetlerimizin içinde görmek istiyorlar. 

Glamour ve jet-set markanızın temelini oluşturuyor. Onları değişen moda dönemlerine nasıl uyguluyorsunuz? Mesela şimdi her şey biraz daha sokak, biraz daha rahat ve cinsiyet bükücü. 
Markanın DNA’sına her zaman sadık kalmaya özen gösteriyoruz. Biz hareket halindeki kadınlar için “glam sportswear” tasarlıyoruz. Bence ne olursa olsun, kadınlar her zaman işe yarayan ama aynı zamanda harika duran kıyafetleri tercih ediyor. Ve eğer vizyonunuza sadık kalırsanız ve dünyayla bağınızı koparmazsanız, her şey doğal bir şekilde yerine oturuyor. 

Kendinize karşı dürüst müsünüzdür? En iyi taraflarınızı ve kötü olduğunuz yanlarınızla yüzleşebiliyor musunuz? Sizi siz yapan şeyleri merak ediyorum. 
Şöyle söyleyeyim: Ben bir Aslan burcuyum. Sadığım. Aynı zamanda çok meraklı, empati kurabilen, hoş görülü ve pragmatik bir insanım ki bu bir çok kişiyi şaşırtabilir! Ve kesinlikle bir yerde uzun süre kalamam, benim kesinlikle sürekli hareket etmem lazım! 

30 yılı aşkın süredir sektörde var olan biri olarak söyler misiniz, moda şu an nasıl hissettiriyor? 
Moda endüstrisi sürekli değişiyor ve evriliyor. Onu heyecan verici kılan da bu. Internet ve sosyal medya insanların modaya olan bakış açısını çok değiştirdi. Moda hiç olmadığı kadar hızlı ama dünyadaki diğer her şey de öyle. Şimdi yüzlerce binlerce takipçimiz defilelerimizi online olarak izleyebiliyor. Bu harika bir şey! 

Yakın zamanda yaptığı röportajların birinde Scandal dizisinin yıldızı Kerry Washington, diğer tasarımcılar onu henüz giydirmiyorken sizin ona çok uzun bir süre destek olduğunuzu söylemişti. Oyuncularla her zaman çok yakın bir ilişkiniz olduğunu biliyoruz. Bu ilişki sizi nasıl etkiliyor? 
Oyuncularla ilgili en sevdiğim şey onların ruhları. Bu kadınların her biri çok tutkulu. Dünyaya kim olduklarını ve kim olmak istediklerini göstermekten korkmuyorlar. Ve bense onların neye ihtiyaçları olduğunu, ne istediklerini duymaktan acayip keyif alıyorum. Onlar çoğu müşterimden daha hızlı hareket ediyorlar ve çoğu zaman da onlar bana çok şey öğretiyorlar. 

Peki hangi dizileri izliyorsunuz? Hangi oyuncular var radarınızda? Sizi eğlence dünyasında neler heyecanlandırıyor? 
Son favorim Scream Queens. House of Cards, American Horror Story, Homeland, Scandal ve Theater Talk’a bayılıyorum! Kate Hudson, Angelina Jolie, Jennifer Lawrence, Emily Blunt, Benedict Cumberbatch, Neil Patrick Harris ve Ryan Gosling’in büyük fanı olduğumu söyleyebilirim. Ve mutlaka haftada bir ya da iki defa Broadway’de oyun izlemeye giderim.     

Studio 54 dönemini deneyimleyen biri olarak günümüz eğlence dünyasını nasıl görüyorsunuz? 
Ben bir popüler kültürü delisiyim! Her zaman merak içindeyim, dolayısıyla izlemeyi, okumayı çok seviyorum. Ve tabii şimdi DVR, Hulu, Netflix sayesinde mutlaka izleyecek yeni bir şeyler oluyor. Hafta içi genelde dışarıda yemek yiyoruz, evde yemek pişirmiyoruz. Herkesin bahsettiği o yerlere gitmeyi seviyoruz ve sonra müdavimi olduğumuz mekanlar oluyor ve sürekli aynı yerlere gitmeye başlıyoruz. Büyük bir şehirde yaşadığınızda sıkılmanızın imkanı yok!   

Gerçek stili arayan kadınlara tavsiyeniz ne olurdu? 
Sezonlarca giyeceğinizden emin olduğunuz parçalara yatırım yapın. Harika bir kaban, kaşmir bir kazak, sizi iki beden ince gösteren bir jean ve lüks bir çanta. Annem bir defa şöyle demişti, “her şeyi sade ve rahat tut. İstikrarlı ol.” Bence bu söyledikleri hala geçerli. Ayrıca her şey üzerinize mükemmel oturmalı. 

Ruhunuzu nasıl besliyor, nasıl dinleniyorsunuz? Ruhsal çalışmalar size nasıl geliyor? Mesela yoga ve meditasyon desem...
Benim için hiçbir şey kumsalda, elimde onlarca dergi, iPod ve son çıkan bir biyografi kadar rahatlatıcı olamaz. Ayağım kumun altında, ve önümde engin mavilikler... Bunlar beni her zaman mutlu etmeye yetiyor. Ajandasız ve telefonsuz...

Grazia 25 Kasım-1 Aralık 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder