27 Kasım 2015 Cuma

SAKİN OL VE O BALMAIN’İ SAKİNCE YERE BIRAK


Anlaşılan o ki lüksün ne olduğuyla ilgili kafamız oldukça karışık. H&M’in 10 yıldır başarılı bir şekilde sürdürdüğü işbirliklerinin sonuncusu, görülmemiş bir kaosu ve birkaç soru işaretini beraberinde getirdi. 

Geçen Perşembe H&M Balmain koleksiyonunun ön satışında kitlesel bir histeri yaşandı. Herkes çılgınca bu meşhur işbirliğinin bir parçasına sahip olmak istiyordu. Fakat ortaya çıkan görüntü maalesef ne #Balmanation’ı andırıyordu ne de cooldu. İnsanları bu delice tüketime iten nedenleri tartışabiliriz ya da H&M işbirliklerinin artık şekil değiştirmesi gerektiğini de. Markanın kalite algısını anında yükselten bu işbirlikleri, lüks kavramının yeni halini de sorguluyor. Lüks sektörü hep orada olacak elbette ama belki de şekil ya da satış stratejisi değiştirerek yenilenecek. Çünkü yeni rakipleri artık hem birbirleri, hem de hızlı modaya hizmet eden Zara, H&M ve Mango gibi diğerleri. Bu markalar artık lüks markaların sahip oldukları prestiji koklayabiliyorlar, onlar da ünlü isimleri kampanya yüzleri yapıyor, meşhur yönetmenlerle reklam filmleri çekebiliyorlar. 

H&M, bu zamana kadar daha çok giyilebilir parçalarla oluşturdu tasarımcı işbirliklerini. Fakat bu defa sırada taşlı, işlemeli, abartılı ve kimileri için ‘avam’ olan parçalarıyla meşhur Balmain vardı sırada. H&M’in bu zamana kadarki seçimlerinden Balmain’e en yakın örnek olan Versace işbirliğinin ürünleri, söylenene göre, dünya çapında tüm mağazalarda 30 dakika içinde tükenmişti. Ancak o zaman yıl 2011’di ve dört içinde moda çok değişti. 
Balmain’i kıyafetlerinin kalitesiyle değil, daha çok bilinç altımıza ustaca yerleştirdiği ünlü isimlerle birlikte anıyoruz. Kanye West, Kim Kardashian ve ailenin diğer üyelerinin Balmain’e ne kadar aşık olduğunu ve bu isimlerin kitleleri öyle ya da böyle nasıl etkilediklerini biliyoruz. H&M’in Balmain’i seçmiş olmasında, modanın geldiği dijital ve sosyal noktanın en iyi temsilcileri olan bu isimlerin, büyük rol oynamış olabileceğini söylemek doğru olabilir. 
Unutulmayacak bir “hızlı-moda anısı” olarak hafızlarımıza yer edecek olan H&M Balmain alışveriş partisi, “like”ların ve tüketimin doğru orantılı gittiğini kanıtlıyor. H&M hızlı moda dünyasındaki krallığını, dijital dünyanın gücüyle birleştirip, rakiplerini kıskandıracak tarihi bir birlikteliğe imza atıyor şimdi. Satılan kıyafetlerin dikişleri, kumaş kaliteleri tartışılır elbet. Ama marka bir kere daha ne kadar vizyon sahibi olduğunu ve içinde bulunduğu döneme ne kadar müthiş bir hızlı evrilebildiğini bir kere daha gösterdi. Kısa bir süre sonra gerçek lüks neredeyse tamamen deneyime dayalı olacak. Bu hamle, “imaj her şeydir mottosunun” en hard-core hali dijital dünyada etkisini yitirmeden hemen önce, bir hızlı moda markasının yapabileceği en akıllıca şeydi. 

Ve son olarak, dün geceki Contemporary İstanbul açılış partisiyle birlikte, H&M Balmain’in alışveriş çılgınlığını bir kere daha hatırlayalım şimdi. İnsanların galeriler arası gezmek için birbirini ezdiği o gecede, bu defa high-fashion bir markanın kıyafetlerini almak için değil, son yılların modası “sanat” parçalarını Instagram’da paylaşmak için yarışılıyordu. Tüketimin geldiği noktayla ilgili çok şey anlatan bu iki durumla sizi baş başa bırakarak, aradan çekiliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder