2 Nisan 2016 Cumartesi

MODA UNITED



Moda egzantiriği Iris Apfel’in belgeselinin açılışı şöyle: Dünyanın dört bir yanından ya da gettodaki ücra dükkanlardan topladığı giysileri, 5 dolara veya 750 dolara aldıklarını, müthiş takı koleksiyonunu ve vintage tasarımcı parçalarını gösteriyor onlara sahip olduğu ilk günkü keyifle. 94 yaşındaki ‘kıyafet aşığının’ mutluluğu, düşük göz kapaklarının altındaki gözlerinden hala daha seçilebiliyor. “Benim için en önemli olan şey bireysellik,” diyor ve Iris Apfel efsanesinin özeti, 95 dakikalık editlenmiş haliyle anlatılmaya başlanıyor. Ve o 95 dakikanın tamamı, başlangıçta ağzından dökülen o kutsal cümlenin bir tekrarı gibi dönüyor.
Geçtiğimiz Haziran ayında Donatella Versace Givenchy’nin Sonbahar/Kış 2015 kampanyasında yer aldığında herkes –daha doğrusu moda ahalisi- küçük bir şok geçirmişti. Bir başka moda evinin tasarımcısı, diğer moda evinin reklam kampanyasındaydı. Bu mini sansasyonun ardından Versace, her zaman kuralları kırmaktan yana olduğunu hatırlattı. Eski sistemden kurtulmak istediğini, diğer tasarımcılarla birlikte çalışmak ve modayı gerçek anlamda global bir topluluk haline getirmek istediğini söyledi. Tasarımcının görüntüsünden sonra ikinci şok dalgasına sebep olan bu sözleri, aslında uzun zamandır moda dünyasının organik bir şekilde içine girdiği dönemi özetliyordu ve bu o dönemin ciddi anlamda ilk görsel algısıydı. Kült ve efsane tasarımcıların yok oluşunun, “it parçayı” yaratmak için artık kimsede hal mecal kalmadığının bir özeti gibiydi. Artık mesele insanların kendilerinden ve moda evlerinden çok daha büyüktü. Yüz yüze geldiğimiz şey, daha sosyal ve daha kitlesel bir yenilenme sürecinin işaretiydi. Olayları bu noktaya getiren başrol oyuncusu da uygun fiyata lüks alışveriş deneyenimi yaşatan Zara ve trend yuvası H&M’in önderliğindeki hızlı modanın ta kendisiydi.

TASARIM NE İÇİN?
İtalyan tasarım stratejisti, sürdürülebilir tasarımlar konusunda uzman Enzio Manzini, kitabı Design When Everyone Designs’da gelecek dönemi “sosyal yenilik için tasarım” olarak adlandırıyor. Önce, geleneksel olarak teknolojiye dayanan çözüm üreten tasarımın geldiğini belirtiyor ve bunun rasyonel ve doğrusal bir akıl yürütme ve çözümleme olduğunu anlatıyor. İkincisi ise manalı-tasarım ya da başka bir deyişle anlam aradığımız tasarımlar. Gelecekte, Manzini’ye göre bu iki yaklaşım arasında daha fazla işbirliği meydana gelecek. “Çözümcülük” ve “değer sistemi” buluşacak. Ve yeni ve radikal bir sosyal yenilik ortaya çıkacak. Ya da daha basit bir şekilde dile getirmek gerekirse, çözümler sosyal işbirlikleri ve ortaklaşa fikirlerden çıkacak. Yani lüks kavramının bir kere daha değişmesine hazır olun.
Moda dünyasına yeniden odaklanalım: İşbirliklerinin aslında yeni bir haber olmadığını söyleyebilirsiniz. Ama işbirlikleri aslında henüz, tasarımda “büyük ego bireyselliği” meselesini kırabilmiş değil.
Elbette uzun süredir tasarımcılar ve hazır giyimciler arasında ya da tasarımcılar ve markalar arasında ürün işbirlikleri oluyor. Ama hala gördüklerimiz, bireysellikle ilgili Iris Apfel’in aynadaki görüntüsüne benzer bir görüntüyü tam olarak yansıtamıyor. Yani özgürlükle ilgili  herhangi bir kavrama hala daha ulaşamıyoruz. Çünkü geleneksel olarak tasarımın özünde “standartlaştırma” yatıyor. Son dönemin rahat ve cool modları olan norm-core ve spor giyim trendinde bile aynılaşmadan kaçamıyoruz. Mesela bu yazıya okuyan herkesin beyaz bir spor ayakkabısı olduğuna bahse girmeye var mısınız?
Peki bireyselliğin getireceği özgürlüğü markalar nasıl benimseyecekler? Bir satın alma ve sahip olma zincirinin parçası olarak değil de, kendilerini insanların günlük hayatlarında görebildikleri gün, her şey değişebilir –ya da başka bir deyişle herkes Iris olabilir- Bir süredir devam eden spor çılgınlığı ve detoksun büyüsüyle hepimiz, daha sağlıklı ve daha akıllı bireyler olmak istiyoruz. Moda alanında da daha akıllıca hareket etmemize az kalmış olabilir mi? Bireysellik hayati anlamda, daha iyi bir birey olmak için insanlığın aradığı cevap mı? Aslında tek istediğimiz şey daha az endişeli ve daha özgür olmak değil mi? Ama sakın endişelenmeyin, moda bizi her zaman olduğu gibi bir kere daha kurtarmak üzere yanı başımızda.

*L'OFFICIEL Mart 2016 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder